.

Prof.Dr. Kumbur: "Korona virüs, çevrenin önemini bir kez daha ortaya koydu"

Genel 05.06.2020 - 11:30, Güncelleme: 14.10.2020 - 14:13 1863+ kez okundu.
 

Prof.Dr. Kumbur: "Korona virüs, çevrenin önemini bir kez daha ortaya koydu"

Mersin Üniversitesi (MEÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü eski Başkanı Prof. Dr. Halil Kumbur, korona virüsün, ekolojik dengenin bozulması ile oluşan biyolojik bir varlık olduğunu belirterek, "Kendisi çok küçük ama tahribatları çok büyük oldu. Hala acil çözüm su ve sabunda bulundu. Elimizin altındaki su gibi doğal kaynaklarımızın önemi bir kez daha ortaya çıktı" dedi. Kumbur, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, hızlı nüfus artışı ve artan sanayileşme ile birlikte oluşan çevre kirliliğinin, küresel iklim değişikliği, doğal bitki örtüsü ve tarım arazilerinin tahribi, su kaynaklarının ve biyolojik çeşitliliğinin azalması gibi yer yüzünde yaşayan canlıların tümünü etkileyen, cansız çevre materyallerine de yapısal zararlar veren ve niteliklerini bozan sorunları ortayı çıkardığını söyledi. Dünyanın gelişmekte olan ülkelerinde önemli bir nüfusun temiz havadan, sudan ve doğal kaynaklarından yoksun olarak yaşadığını vurgulayan Kumbur, "Şehirleşme ve sanayileşmeye bağlı olarak küresel ısınma ve çevre kirliliğinin artması nedeniyle güvenilir ve kullanılabilir temiz su temini, günümüzün önemli çevre sorunlarından biridir. Son yüzyıl içinde dünya nüfusu üç kat büyürken, su kaynaklarına olan talep yaklaşık 7 kat artmıştır" diye konuştu. Korona virüsün çevresel-küresel etkileri Doğaya yapılan plansız, yanlış müdahaleler sonucu bozulan ekolojik dengenin insanlığı tehdit edecek korona gibi virüsleri üretmemesi için başta su kaynakları olmak üzere doğal kaynakların korunmasının öneminin bir kez daha anlaşıldığını vurgulayan Kumbur, şöyle devam etti; "Korona virüs, ekolojik dengenin bozulması ile oluşan mikroskopla bile zor görünen bir canlı, biyolojik bir varlık. Kendisi çok küçük ama tahribatları çok büyük oldu. İnsanlık için büyük bir tehlike, dünyaya meydan okumakta. İnsanları uzun süre evlerine hapsetti. Dünyaya meydan okuyan ideolojileri, siyasi partileri, siyasal iktidarları, ülkeleri, birbirleri ile yan yana gelemeyen liderleri, kralları, mazlum milletlere hayat tanımayanları bir araya getirdi. Ekonomiye, teknolojiye, her türlü gelişmiş silahlara geçici de olsa meydan okudu. Her türlü teknik ve teknolojiye sahip olmamıza rağmen hala bir aşı geliştirilemedi. Hala acil çözüm su ve sabunda bulundu ve ellerimizin sürekli yıkanması önerilmekte. Elimizin altındaki su gibi doğal kaynaklarımızın önemi bir kez daha ortaya çıktı. Suyun, petrolden daha önemli olduğu, korona virüsün bile alternatifinin olabileceğini fakat suyun hiçbir alternatifinin olmadığı anlaşıldı." Küresel ısınma nedeniyle Mersin’i de kapsayan Doğu Akdeniz Havzasında son yıllarda yüzde 40’lara varan kuraklıklar nedeniyle, su kaynaklarının çok daha planlı kullanılması gerektiğini de işaret eden Kumbur, "İnsanların hayat kalitesinin arttırılması, çevre sorunlarının giderilmesi, temiz bir çevre, doğal kaynakların sürekliliğinin sağlanması, dengeli, ihtiyatlı kullanımı doğru ve sürdürülebilir çevre yönetimi ile mümkündür. Kaynak tasarrufuna, geri dönüşüm projelerine önem vermeliyiz. İsraf etmemenin kazanmak olduğu unutulmamalıdır. Doğal kaynaklarımız kullanılırken bilinçsizce kirletilir, israf edilirse sonunda hasret kalınabilir. Kirletilen çevre, yok edilen insanlık demektir. Sağlıklı bir çevrede yaşıyor olmak ayrıcalık değil, bir haktır. Unutmayalım ki, başka bir dünya yok" ifadelerini kullandı.
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü eski Başkanı Prof. Dr. Halil Kumbur, korona virüsün, ekolojik dengenin bozulması ile oluşan biyolojik bir varlık olduğunu belirterek, "Kendisi çok küçük ama tahribatları çok büyük oldu. Hala acil çözüm su ve sabunda bulundu. Elimizin altındaki su gibi doğal kaynaklarımızın önemi bir kez daha ortaya çıktı" dedi.
Kumbur, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, hızlı nüfus artışı ve artan sanayileşme ile birlikte oluşan çevre kirliliğinin, küresel iklim değişikliği, doğal bitki örtüsü ve tarım arazilerinin tahribi, su kaynaklarının ve biyolojik çeşitliliğinin azalması gibi yer yüzünde yaşayan canlıların tümünü etkileyen, cansız çevre materyallerine de yapısal zararlar veren ve niteliklerini bozan sorunları ortayı çıkardığını söyledi. Dünyanın gelişmekte olan ülkelerinde önemli bir nüfusun temiz havadan, sudan ve doğal kaynaklarından yoksun olarak yaşadığını vurgulayan Kumbur, "Şehirleşme ve sanayileşmeye bağlı olarak küresel ısınma ve çevre kirliliğinin artması nedeniyle güvenilir ve kullanılabilir temiz su temini, günümüzün önemli çevre sorunlarından biridir. Son yüzyıl içinde dünya nüfusu üç kat büyürken, su kaynaklarına olan talep yaklaşık 7 kat artmıştır" diye konuştu.
Korona virüsün çevresel-küresel etkileri
Doğaya yapılan plansız, yanlış müdahaleler sonucu bozulan ekolojik dengenin insanlığı tehdit edecek korona gibi virüsleri üretmemesi için başta su kaynakları olmak üzere doğal kaynakların korunmasının öneminin bir kez daha anlaşıldığını vurgulayan Kumbur, şöyle devam etti; "Korona virüs, ekolojik dengenin bozulması ile oluşan mikroskopla bile zor görünen bir canlı, biyolojik bir varlık. Kendisi çok küçük ama tahribatları çok büyük oldu. İnsanlık için büyük bir tehlike, dünyaya meydan okumakta. İnsanları uzun süre evlerine hapsetti. Dünyaya meydan okuyan ideolojileri, siyasi partileri, siyasal iktidarları, ülkeleri, birbirleri ile yan yana gelemeyen liderleri, kralları, mazlum milletlere hayat tanımayanları bir araya getirdi. Ekonomiye, teknolojiye, her türlü gelişmiş silahlara geçici de olsa meydan okudu. Her türlü teknik ve teknolojiye sahip olmamıza rağmen hala bir aşı geliştirilemedi.
Hala acil çözüm su ve sabunda bulundu ve ellerimizin sürekli yıkanması önerilmekte. Elimizin altındaki su gibi doğal kaynaklarımızın önemi bir kez daha ortaya çıktı. Suyun, petrolden daha önemli olduğu, korona virüsün bile alternatifinin olabileceğini fakat suyun hiçbir alternatifinin olmadığı anlaşıldı."
Küresel ısınma nedeniyle Mersin’i de kapsayan Doğu Akdeniz Havzasında son yıllarda yüzde 40’lara varan kuraklıklar nedeniyle, su kaynaklarının çok daha planlı kullanılması gerektiğini de işaret eden Kumbur, "İnsanların hayat kalitesinin arttırılması, çevre sorunlarının giderilmesi, temiz bir çevre, doğal kaynakların sürekliliğinin sağlanması, dengeli, ihtiyatlı kullanımı doğru ve sürdürülebilir çevre yönetimi ile mümkündür. Kaynak tasarrufuna, geri dönüşüm projelerine önem vermeliyiz. İsraf etmemenin kazanmak olduğu unutulmamalıdır. Doğal kaynaklarımız kullanılırken bilinçsizce kirletilir, israf edilirse sonunda hasret kalınabilir.
Kirletilen çevre, yok edilen insanlık demektir. Sağlıklı bir çevrede yaşıyor olmak ayrıcalık değil, bir haktır. Unutmayalım ki, başka bir dünya yok" ifadelerini kullandı.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarsusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.