.

Bakan Kirişçi: "Gıda meselesi bizim için bir milli güvenlik meselesidir"

Ekonomi (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 07.11.2022 - 13:29, Güncelleme: 07.11.2022 - 12:27 1769+ kez okundu.
 

Bakan Kirişçi: "Gıda meselesi bizim için bir milli güvenlik meselesidir"

Bakan Kirişçi: "Gıda meselesi bizim için bir milli güvenlik meselesidir"

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, dünyanın ilk 10 tarım ülkesinden biri olan Türkiye’nin, güçlü tarımsal alt yapısı ile her geçen gün artan ülke nüfusunun gıda ihtiyacını karşılama yanında 25 milyar dolar tarım ve gıda ürünleri ihracatı ile net ihracatçı konumda olduğunu belirterek, "Tarımı, stratejik bir sektör olarak görüyoruz. Gıda meselesi bizim için bir milli güvenlik meselesidir. İklim değişikliği, pandemi ve Ukrayna-Rusya savaşı, gıda arz güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir" dedi.Dünyada 1968’den bu yana 4 yılda bir düzenlenen, bilim insanları, sektör temsilcileri, üretici, ithalatçı ve ihracatçıların buluştuğu ’Uluslararası Turunçgil Kongresi’nin 14.’sü, bu yıl Mersin’de yapılıyor. 6 Kasım’da başlayan ve 11 Kasım tarihine kadar sürecek olan kongrenin Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’ndeki açılış törenine Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi de katıldı. Kirişçi, burada yaptığı konuşmada, kongreye ilk kez ev sahipliği yapmanın heyecanını yaşadıklarını belirtirken, kongrenin turunçgil sektörüne büyük katkı sağlayacağına inandığını kaydetti. Turunçgil yetişen bölgenin merkezinde yer alan Mersin’in, Türkiye’nin en üretken şehirlerinden biri olduğuna işaret eden Kirişçi, "Mersin, kadim tarihi, coğrafi-ekonomik avantajları ve gelenekleriyle öne çıkan şehirlerimizden biridir. Dağı, taşı, toprağı ve denizi ile ülkemizin sadece kalkınmasına değil, kültürel zenginliğine de özgün, kıymetli katkılar vermektedir. Mersin’in aynı zamanda limanı ve serbest bölgesi, ülkemizin ve Akdeniz’in en önemli ticaret merkezlerinden biridir" diye konuştu."44,7 milyar dolarlık tarımsal hasıla ile Avrupa’da birinci sıradayız"Türkiye’nin yaş meyve sebze ihracatının yüzde 50’ye varan bölümünün turunçgil ihracatı olarak gerçekleştiğine vurgu yapan Bakan Kirişçi, "Bu da turunçgil sektörünün bizim tarımsal üretimimizde ve ticaretimizde bir alt grup olmaktan öte, başlı başına bir ana sektör olduğunun göstergesidir. Ülkemiz, 2021 yılında sağladığı 44,7 milyar dolarlık tarımsal hasıla ile Avrupa’da birinci sıradadır. 84 milyonu aşan ülke nüfusunun yanında, gerçekleştirdiği tarımsal ihracatla dünya ülkelerinin gıda ihtiyacını karşılayan önemli bir ülkedir. Türkiye, coğrafi konumu ve uygun iklim yapısı ile sahip olduğu 3 bin 649’u endemik olmak üzere, 12 binden fazla bitki türünü barındıran nadir ülkelerden biridir. Son 20 yılda ülkemiz bitkisel üretim miktarı yüzde 20 artmıştır. 2002 yılında 98 milyon tondan 2021 yılında 117,8 milyon tona ulaşmıştır. Bitkisel üretimimizin bu yıl geçen seneye göre yüzde 8 artarak 127 milyon tonu aşmasını beklemekteyiz" ifadelerini kullandı."Dünyanın ilk 10 tarım ülkesinden biriyiz"Dünyanın ilk 10 tarım ülkesinden biri olan Türkiye’nin, güçlü tarımsal alt yapısı ile her geçen gün artan ülke nüfusunun gıda ihtiyacını karşılama yanında 25 milyar dolar tarım ve gıda ürünleri ihracatı ile net ihracatçı konumda olduğunu dile getiren Kirişçi, "Tarım ve Orman Bakanlığı olarak yürüttüğümüz çalışmalar ve üretime yönelik teşvikler ile çok sayıda tarım ürününde dünya liderliğimiz devam etmektedir. Türkiye; fındık, kiraz, incir, kayısı, ayva, kavun, mandarin, elma, antepfıstığı, armut ve çilek üretiminde dünyada ilk üç içindedir. Fındık, kuru üzüm, kayısı, incir, ayva ve buğday unu ihracatında ise dünyada birinci sırada yer almaktadır" şeklinde konuştu."Gıda meselesi bizim için bir milli güvenlik meselesidir"Türkiye’nin her alanda büyüyüp geliştiğini ve güçlendiğini söyleyen Bakan Kirişçi, şöyle devam etti; "29 Ekim 1923’te ilan edilen cumhuriyetimiz, gelecek yıl bir asrı geride bırakarak ikinci yüzyılına girecek. Cumhurbaşkanımız önderliğinde biz bu dönemi, ’Türkiye Yüzyılı’ olarak adlandırdık ve hedeflerimizi kamuoyuyla paylaştık. Tarım ve Orman Bakanlığı olarak bu vizyon çerçevesinde politikalarımızı ortaya koyduk. Tarımı, stratejik bir sektör olarak görüyoruz. Gıda meselesi bizim için bir milli güvenlik meselesidir.İklim değişikliği, pandemi ve Ukrayna-Rusya savaşı, gıda arz güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bu bağlamda ’tahıl koridoru’ uluslararası dayanışma adına oldukça önemli bir anlaşmadır. Cumhurbaşkanımızın inisiyatifiyle 22 Temmuz’da tarafları bir araya getirdik. Avrupa ve ABD ambargoyu konuşurken Türkiye, küresel bir aktör olarak savaşan tarafları ikna ederek aynı masada buluşturmuştur. Artan saldırılar nedeniyle 31 Ekim itibarıyla gemi trafiği kesintiye uğradığında da yine Cumhurbaşkanımız, lider diplomasisi yürüterek ’tahıl koridoru’nun işlemesini sağlamıştır. Türkiye olarak gıda arz güvenliği bakımından ’tahıl koridoru’nu çok önemsiyoruz. Her ne kadar bu koridordan büyük oranda Avrupa ülkeleri yararlansa da gıda arz güvenliliğinin sürdürülebilirliği açısından bu koridorun açık tutulması lazım.""Bu koridordan açlıkla boğuşan ülkeler daha çok yararlansın"Konuşmasını, "Biz diyoruz ki, bu koridoru açık tutalım ama bundan gıda sıkıntısı çeken, açlıkla boğuşan, az gelişmiş ülkeler daha çok yararlansın" diyerek sürdüren Kirişçi, "Tahıl koridorundan 10 milyon tonun üzerinde tahıl taşınmıştır. Bu tahılın 6 milyon tonu, yani yüzde 60’ı Avrupa ülkelerine gitmiştir, Asya ülkelerine yüzde 27’si, Afrika ülkelerine ise yüzde 13’ü ulaşmıştır. En az gelişmiş ülkelere ulaşan tahılın oranı sadece yüzde 5,9’dur.Bu adaletsizliğe dikkat çeken tek lider Cumhurbaşkanımızdır. Cumhurbaşkanımız, kasım ortasında Endonezya’da düzenlenecek G-20 Zirvesinde de konuyu gündeme getirecek.Bizim mücadelemiz bir uluslararası barış ve dayanışma adına verilen mücadeledir" dedi.İklim değişikliğinin tarımsal üretim üzerindeki etkisiKonuşmasının devamında iklim değişliği konusuna dikkat çeken Bakan Kirişçi, iklim değişikliğinin her geçen yıl tarımsal üretim üzerindeki etkisini daha fazla gösterdiğini belirterek, "Kuraklık, sel, fırtına gibi meteorolojik hadiseler yanında, erozyon, çölleşme, azalan biyolojik çeşitlilik ile hastalık ve zararlılar günümüzde daha fazla hissedilmeye başlanmıştır. Coğrafya ve iklimin sağladığı bir avantajın ürünü olan ’turunçgiller’ açısından iklim değişikliği, üzerinde durulması gereken en önemli unsurdur. Turunçgil sektörü, değişen iklim koşullarına karşı küresel bazda stratejisini belirlemek durumundadır.Sahip olduğumuz kaynakları tüketmek değil doğru yönetmek, doğa ile dost yeni teknolojileri geliştirmek, artık bir tercih değil, zorunluluktur. Türkiye olarak bu süreçte, ekonomik açıdan karlı ve verimli, insan sağlığını koruyan ve çevreye önem veren bir turunçgil üretim sistemi hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak üzere turunçgil üretimi yapan tüm ülkeler ile tecrübelerimizi paylaşmaya ve iş birliği yapmaya hazırız. Ülke sınırlarını aşan iklim değişikliği ile mücadelede, yapacağımız iş birliği insanlığa önemli katkılar sunacaktır. İnanıyorum ki, bu kongre uluslararası düzeyde yapacağımız iş birlikleri için verimli bir platform oluşturacaktır" diye konuştu."Risk yönetim aracı olarak TARSİM’i hayata geçirdik"İklim değişikliğinin özellikle turunçgil sektörünü çok fazla etkilediğine vurgu yapan Kirişçi, "Biz ülkemizde risk yönetim aracı olarak TARSİM’i hayata geçirdik. Tarım Sigortaları Kanunuyla, çiftçilerimiz doğal afetler karşısında sahipsiz ve çaresiz kalmaktan kurtulmuştur. Doğal afetlerden kaynaklanan zararlar, tüm imkanlar çerçevesinde karşılanmaktadır. Bakanlık olarak sigorta poliçesi bedelinin yüzde 67’sine kadar biz karşılıyoruz.Hatırlayacaksınız, 2020 yılının Mayıs ayında iklim değişikliğine bağlı olarak Akdeniz sahil şeridinde, hava sıcaklığı 40 derecenin üzerinde uzun süre devam etmişti. Ardından gelen soğuk havanın mandalina, portakal, altıntop ve bazı limon çeşitleri ile üzümde meydana getirdiği zararlara karşı tedbir almıştık. Bu durum neticesinde söz konusu zararlar, TARSİM çerçevesinde ’sıcak hava zararı teminatı’ olarak yansıtılmıştır" ifadelerini kullandı."İyi tarım uygulamaları çerçevesinde özel proje başlatıldı"Tarımsal üretimde verimlilik ve kalite hedefiyle çalışmalara devam ettiklerinin altını çizen Bakan Kirişçi, "Bakanlığımızca Mersin, Adana ve Hatay illerinde 30 bin dekar turunçgil alanında 2022 yılında iyi tarım uygulamaları çerçevesinde özel bir proje başlatılmıştır. İyi tarım uygulamaları ile 236 kontrol noktasını izleyerek hem ’gıda güvencesi’ hem de ’gıda güvenliği’ için yeni sistem ve teknolojileri uyguluyoruz. Tarımsal üretimin iyi tarım uygulamalarıyla yapılması ile çiftlikten sofraya izlenebilirlik tesis edilmektedir. Bu ürünler ISO 17065 uluslararası ürün belgelendirme standartlarına sahip, bakanlığımız tarafından yetkilendirilmiş özel kuruluşlar tarafından belgelendirilmektedir. Uyguladığımız projelerde özellikle genç çiftçileri süreçlere dahil ederek değişen dünya ve iklim koşullarında yeni sistemlere çiftçileri adapte ediyoruz" şeklinde konuştu.Gıda arz güvenliği problemini Ar-Ge ve yenilikçilik temelli verimlilik artışıyla çözmek adına, 60 araştırma enstitüsü, 27 ileri Ar-Ge merkezi ve 2 binden fazla araştırmacıyla çalıştıklarını kaydeden Bakan Kirişçi, "Yüksek verimli, kaliteli, hastalık ve zararlılara dayanıklı çeşit geliştirme çalışmalarımızı hızlandırdık. Tarla bitkilerinde 911, bahçe bitkilerinde 989 yerli ve milli tohumluk çeşidi geliştirdik. Ülkemizde 2021 yılında üretilen sertifikalı tohumluk çeşit sayısının yüzde 40’ını bakanlık olarak geliştirdik. Sertifikalı tohum üretimimiz, 2002 yılında 145 bin ton iken 9 kat artışla 2021 yılında 1,3 milyon tona çıktı. Ülkemizde kullanılan tohumun yüzde 96’sı yurt içinde üretilmektedir. Turunçgillerde milli çeşit listesinde yer alan 130 çeşidin 57’si enstitülerimizin geliştirdiği çeşitlerdir. Bakanlığımızca turunçgiller konusunda farklı ıslah yöntemleri kullanılarak çeşit ve anaç geliştirme çalışmaları, hasat sonrası muhafazaya yönelik çalışmalar, kalite çalışmaları ve adaptasyona yönelik 18 adet araştırma projesi devam etmektedir" dedi.“Tarım, tüm dünyada yükselen bir değerdir”Küresel ısınma, pandemi süreci ve son olarak Ukrayna-Rusya savaşıyla yaşanan tahıl krizinin, tarımın, tüm dünyada yükselen bir değer olduğunu bir kez daha fark ettirdiğini ifade eden Kirişçi, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu yüzden, tarım hiçbir şekilde ihmal edilemez. Üretimden pazarlamaya kadar bakanlık olarak yürüttüğümüz geniş çalışmalarla, tarımı güçlendirmenin çabasını veriyoruz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, bugün olduğu gibi, yarın da her koşulda çiftçimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Eli öpülesi çiftçilerimiz bu ülkenin cefakâr, vefakâr üreticileridir. En zor şartlarda bile üretmeye devam etmiş, toprağın hakkını vermişlerdir. Hükümet ve bakanlık olarak desteklerimizle ve tarım politikalarımızla her zaman çiftçilerimizin yanında olduk, olmaya devam edeceğiz. Her zaman çiftçimizin daha fazla üretmesi, daha fazla kazanması için ne gerekiyorsa yaptık. ‘Çiftçimiz kazanırsa ülkemiz kazanır’ dedik. Bu bağlamda tarımsal üretimi artırmak için pek çok yeni uygulamayı hayata geçiriyoruz. Kent Tarımı bunlardan biridir. Yerinde üretim-yerinde tüketim anlayışıyla tüketicilerin taze, ucuz ve en az fireyle sebze ve meyveye ulaşımını sağlamak amacıyla Kent Tarımı uygulamalarını yaygınlaştıracağız. Bu çerçevede, jeotermal kaynaklarımızın yanı sıra, rüzgâr, güneş ve biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının da kullanılacağı Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgelerini hızla hayata geçiriyoruz. Üreticilerimizin işlerini kolaylaştırmaya yönelik dijital dönüşüm çalışmalarımız çerçevesinde çiftçilerimize 1 Ekim’den itibaren ÇKS’ye e-Devlet Kapısından erişim imkânı sağladık. Çiftçilerimiz, bugün itibariyle e-Devlet üzerinden 530 binden fazla ÇKS belgesi oluşturdu. Bürokrasiyi azaltarak yaklaşık 2,2 milyon üreticimize emek, zaman ve para tasarrufu sağladık.""1,9 milyon ton turunçgil ihracatıyla dünyada 4. sıradayız"Türkiye’nin, coğrafi konumunun sağladığı iklim şartlarının uygunluğu ile turunçgil üretiminde önemli potansiyele sahip olduğuna vurgu yapan Bakan Kirişçi, sözlerini şöyle tamamladı; "Türkiye 2021 yılında gerçekleştirdiği 1,9 milyon ton turunçgil ihracatıyla dünyada yüzde 10’luk pay ile 4’üncü sırada yer almaktadır. Üretim, pazarlama, nakliye, depolama, ambalajlama gibi konularda yürütülen Ar-Ge çalışmaları yanında sağlanan teşviklerle bu potansiyel daha da geliştirilmektedir. Bakanlığımızın çalışmalarıyla sektörün tüm paydaşlarını temsil eden Ulusal Turunçgil Konseyi, 2007 yılında kuruluşundan bu yana sektöre hizmet etmektedir. Konseyin çalışmalarıyla turunçgil sektörümüzün daha gelişeceğine inanıyorum."Bakan Kirişçi, konuşmaların ardından katılımcıları teşekkür plaketi verirken, Hazine ve Maliye eski Bakanı Lütfi Elvan, Vali Ali Hamza Pehlivan, Uluslararası Turunçgil Konseyi Başkan Vekili Kemal Kaçmaz ve yabancı konuklarla birlikte kongre çerçevesinde açılan stantları ziyaret etti.
Bakan Kirişçi: "Gıda meselesi bizim için bir milli güvenlik meselesidir"
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, dünyanın ilk 10 tarım ülkesinden biri olan Türkiye’nin, güçlü tarımsal alt yapısı ile her geçen gün artan ülke nüfusunun gıda ihtiyacını karşılama yanında 25 milyar dolar tarım ve gıda ürünleri ihracatı ile net ihracatçı konumda olduğunu belirterek, "Tarımı, stratejik bir sektör olarak görüyoruz. Gıda meselesi bizim için bir milli güvenlik meselesidir. İklim değişikliği, pandemi ve Ukrayna-Rusya savaşı, gıda arz güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir" dedi.
Dünyada 1968’den bu yana 4 yılda bir düzenlenen, bilim insanları, sektör temsilcileri, üretici, ithalatçı ve ihracatçıların buluştuğu ’Uluslararası Turunçgil Kongresi’nin 14.’sü, bu yıl Mersin’de yapılıyor. 6 Kasım’da başlayan ve 11 Kasım tarihine kadar sürecek olan kongrenin Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’ndeki açılış törenine Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi de katıldı. Kirişçi, burada yaptığı konuşmada, kongreye ilk kez ev sahipliği yapmanın heyecanını yaşadıklarını belirtirken, kongrenin turunçgil sektörüne büyük katkı sağlayacağına inandığını kaydetti. Turunçgil yetişen bölgenin merkezinde yer alan Mersin’in, Türkiye’nin en üretken şehirlerinden biri olduğuna işaret eden Kirişçi, "Mersin, kadim tarihi, coğrafi-ekonomik avantajları ve gelenekleriyle öne çıkan şehirlerimizden biridir. Dağı, taşı, toprağı ve denizi ile ülkemizin sadece kalkınmasına değil, kültürel zenginliğine de özgün, kıymetli katkılar vermektedir. Mersin’in aynı zamanda limanı ve serbest bölgesi, ülkemizin ve Akdeniz’in en önemli ticaret merkezlerinden biridir" diye konuştu.

"44,7 milyar dolarlık tarımsal hasıla ile Avrupa’da birinci sıradayız"
Türkiye’nin yaş meyve sebze ihracatının yüzde 50’ye varan bölümünün turunçgil ihracatı olarak gerçekleştiğine vurgu yapan Bakan Kirişçi, "Bu da turunçgil sektörünün bizim tarımsal üretimimizde ve ticaretimizde bir alt grup olmaktan öte, başlı başına bir ana sektör olduğunun göstergesidir. Ülkemiz, 2021 yılında sağladığı 44,7 milyar dolarlık tarımsal hasıla ile Avrupa’da birinci sıradadır. 84 milyonu aşan ülke nüfusunun yanında, gerçekleştirdiği tarımsal ihracatla dünya ülkelerinin gıda ihtiyacını karşılayan önemli bir ülkedir. Türkiye, coğrafi konumu ve uygun iklim yapısı ile sahip olduğu 3 bin 649’u endemik olmak üzere, 12 binden fazla bitki türünü barındıran nadir ülkelerden biridir. Son 20 yılda ülkemiz bitkisel üretim miktarı yüzde 20 artmıştır. 2002 yılında 98 milyon tondan 2021 yılında 117,8 milyon tona ulaşmıştır. Bitkisel üretimimizin bu yıl geçen seneye göre yüzde 8 artarak 127 milyon tonu aşmasını beklemekteyiz" ifadelerini kullandı.

"Dünyanın ilk 10 tarım ülkesinden biriyiz"
Dünyanın ilk 10 tarım ülkesinden biri olan Türkiye’nin, güçlü tarımsal alt yapısı ile her geçen gün artan ülke nüfusunun gıda ihtiyacını karşılama yanında 25 milyar dolar tarım ve gıda ürünleri ihracatı ile net ihracatçı konumda olduğunu dile getiren Kirişçi, "Tarım ve Orman Bakanlığı olarak yürüttüğümüz çalışmalar ve üretime yönelik teşvikler ile çok sayıda tarım ürününde dünya liderliğimiz devam etmektedir. Türkiye; fındık, kiraz, incir, kayısı, ayva, kavun, mandarin, elma, antepfıstığı, armut ve çilek üretiminde dünyada ilk üç içindedir. Fındık, kuru üzüm, kayısı, incir, ayva ve buğday unu ihracatında ise dünyada birinci sırada yer almaktadır" şeklinde konuştu.

"Gıda meselesi bizim için bir milli güvenlik meselesidir"
Türkiye’nin her alanda büyüyüp geliştiğini ve güçlendiğini söyleyen Bakan Kirişçi, şöyle devam etti; "29 Ekim 1923’te ilan edilen cumhuriyetimiz, gelecek yıl bir asrı geride bırakarak ikinci yüzyılına girecek. Cumhurbaşkanımız önderliğinde biz bu dönemi, ’Türkiye Yüzyılı’ olarak adlandırdık ve hedeflerimizi kamuoyuyla paylaştık. Tarım ve Orman Bakanlığı olarak bu vizyon çerçevesinde politikalarımızı ortaya koyduk. Tarımı, stratejik bir sektör olarak görüyoruz. Gıda meselesi bizim için bir milli güvenlik meselesidir.
İklim değişikliği, pandemi ve Ukrayna-Rusya savaşı, gıda arz güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bu bağlamda ’tahıl koridoru’ uluslararası dayanışma adına oldukça önemli bir anlaşmadır. Cumhurbaşkanımızın inisiyatifiyle 22 Temmuz’da tarafları bir araya getirdik. Avrupa ve ABD ambargoyu konuşurken Türkiye, küresel bir aktör olarak savaşan tarafları ikna ederek aynı masada buluşturmuştur. Artan saldırılar nedeniyle 31 Ekim itibarıyla gemi trafiği kesintiye uğradığında da yine Cumhurbaşkanımız, lider diplomasisi yürüterek ’tahıl koridoru’nun işlemesini sağlamıştır. Türkiye olarak gıda arz güvenliği bakımından ’tahıl koridoru’nu çok önemsiyoruz. Her ne kadar bu koridordan büyük oranda Avrupa ülkeleri yararlansa da gıda arz güvenliliğinin sürdürülebilirliği açısından bu koridorun açık tutulması lazım."

"Bu koridordan açlıkla boğuşan ülkeler daha çok yararlansın"
Konuşmasını, "Biz diyoruz ki, bu koridoru açık tutalım ama bundan gıda sıkıntısı çeken, açlıkla boğuşan, az gelişmiş ülkeler daha çok yararlansın" diyerek sürdüren Kirişçi, "Tahıl koridorundan 10 milyon tonun üzerinde tahıl taşınmıştır. Bu tahılın 6 milyon tonu, yani yüzde 60’ı Avrupa ülkelerine gitmiştir, Asya ülkelerine yüzde 27’si, Afrika ülkelerine ise yüzde 13’ü ulaşmıştır. En az gelişmiş ülkelere ulaşan tahılın oranı sadece yüzde 5,9’dur.
Bu adaletsizliğe dikkat çeken tek lider Cumhurbaşkanımızdır. Cumhurbaşkanımız, kasım ortasında Endonezya’da düzenlenecek G-20 Zirvesinde de konuyu gündeme getirecek.
Bizim mücadelemiz bir uluslararası barış ve dayanışma adına verilen mücadeledir" dedi.

İklim değişikliğinin tarımsal üretim üzerindeki etkisi
Konuşmasının devamında iklim değişliği konusuna dikkat çeken Bakan Kirişçi, iklim değişikliğinin her geçen yıl tarımsal üretim üzerindeki etkisini daha fazla gösterdiğini belirterek, "Kuraklık, sel, fırtına gibi meteorolojik hadiseler yanında, erozyon, çölleşme, azalan biyolojik çeşitlilik ile hastalık ve zararlılar günümüzde daha fazla hissedilmeye başlanmıştır. Coğrafya ve iklimin sağladığı bir avantajın ürünü olan ’turunçgiller’ açısından iklim değişikliği, üzerinde durulması gereken en önemli unsurdur. Turunçgil sektörü, değişen iklim koşullarına karşı küresel bazda stratejisini belirlemek durumundadır.
Sahip olduğumuz kaynakları tüketmek değil doğru yönetmek, doğa ile dost yeni teknolojileri geliştirmek, artık bir tercih değil, zorunluluktur. Türkiye olarak bu süreçte, ekonomik açıdan karlı ve verimli, insan sağlığını koruyan ve çevreye önem veren bir turunçgil üretim sistemi hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak üzere turunçgil üretimi yapan tüm ülkeler ile tecrübelerimizi paylaşmaya ve iş birliği yapmaya hazırız. Ülke sınırlarını aşan iklim değişikliği ile mücadelede, yapacağımız iş birliği insanlığa önemli katkılar sunacaktır. İnanıyorum ki, bu kongre uluslararası düzeyde yapacağımız iş birlikleri için verimli bir platform oluşturacaktır" diye konuştu.

"Risk yönetim aracı olarak TARSİM’i hayata geçirdik"
İklim değişikliğinin özellikle turunçgil sektörünü çok fazla etkilediğine vurgu yapan Kirişçi, "Biz ülkemizde risk yönetim aracı olarak TARSİM’i hayata geçirdik. Tarım Sigortaları Kanunuyla, çiftçilerimiz doğal afetler karşısında sahipsiz ve çaresiz kalmaktan kurtulmuştur. Doğal afetlerden kaynaklanan zararlar, tüm imkanlar çerçevesinde karşılanmaktadır. Bakanlık olarak sigorta poliçesi bedelinin yüzde 67’sine kadar biz karşılıyoruz.
Hatırlayacaksınız, 2020 yılının Mayıs ayında iklim değişikliğine bağlı olarak Akdeniz sahil şeridinde, hava sıcaklığı 40 derecenin üzerinde uzun süre devam etmişti. Ardından gelen soğuk havanın mandalina, portakal, altıntop ve bazı limon çeşitleri ile üzümde meydana getirdiği zararlara karşı tedbir almıştık. Bu durum neticesinde söz konusu zararlar, TARSİM çerçevesinde ’sıcak hava zararı teminatı’ olarak yansıtılmıştır" ifadelerini kullandı.

"İyi tarım uygulamaları çerçevesinde özel proje başlatıldı"
Tarımsal üretimde verimlilik ve kalite hedefiyle çalışmalara devam ettiklerinin altını çizen Bakan Kirişçi, "Bakanlığımızca Mersin, Adana ve Hatay illerinde 30 bin dekar turunçgil alanında 2022 yılında iyi tarım uygulamaları çerçevesinde özel bir proje başlatılmıştır. İyi tarım uygulamaları ile 236 kontrol noktasını izleyerek hem ’gıda güvencesi’ hem de ’gıda güvenliği’ için yeni sistem ve teknolojileri uyguluyoruz. Tarımsal üretimin iyi tarım uygulamalarıyla yapılması ile çiftlikten sofraya izlenebilirlik tesis edilmektedir. Bu ürünler ISO 17065 uluslararası ürün belgelendirme standartlarına sahip, bakanlığımız tarafından yetkilendirilmiş özel kuruluşlar tarafından belgelendirilmektedir. Uyguladığımız projelerde özellikle genç çiftçileri süreçlere dahil ederek değişen dünya ve iklim koşullarında yeni sistemlere çiftçileri adapte ediyoruz" şeklinde konuştu.
Gıda arz güvenliği problemini Ar-Ge ve yenilikçilik temelli verimlilik artışıyla çözmek adına, 60 araştırma enstitüsü, 27 ileri Ar-Ge merkezi ve 2 binden fazla araştırmacıyla çalıştıklarını kaydeden Bakan Kirişçi, "Yüksek verimli, kaliteli, hastalık ve zararlılara dayanıklı çeşit geliştirme çalışmalarımızı hızlandırdık. Tarla bitkilerinde 911, bahçe bitkilerinde 989 yerli ve milli tohumluk çeşidi geliştirdik. Ülkemizde 2021 yılında üretilen sertifikalı tohumluk çeşit sayısının yüzde 40’ını bakanlık olarak geliştirdik. Sertifikalı tohum üretimimiz, 2002 yılında 145 bin ton iken 9 kat artışla 2021 yılında 1,3 milyon tona çıktı. Ülkemizde kullanılan tohumun yüzde 96’sı yurt içinde üretilmektedir. Turunçgillerde milli çeşit listesinde yer alan 130 çeşidin 57’si enstitülerimizin geliştirdiği çeşitlerdir. Bakanlığımızca turunçgiller konusunda farklı ıslah yöntemleri kullanılarak çeşit ve anaç geliştirme çalışmaları, hasat sonrası muhafazaya yönelik çalışmalar, kalite çalışmaları ve adaptasyona yönelik 18 adet araştırma projesi devam etmektedir" dedi.

“Tarım, tüm dünyada yükselen bir değerdir”
Küresel ısınma, pandemi süreci ve son olarak Ukrayna-Rusya savaşıyla yaşanan tahıl krizinin, tarımın, tüm dünyada yükselen bir değer olduğunu bir kez daha fark ettirdiğini ifade eden Kirişçi, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu yüzden, tarım hiçbir şekilde ihmal edilemez. Üretimden pazarlamaya kadar bakanlık olarak yürüttüğümüz geniş çalışmalarla, tarımı güçlendirmenin çabasını veriyoruz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, bugün olduğu gibi, yarın da her koşulda çiftçimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Eli öpülesi çiftçilerimiz bu ülkenin cefakâr, vefakâr üreticileridir. En zor şartlarda bile üretmeye devam etmiş, toprağın hakkını vermişlerdir. Hükümet ve bakanlık olarak desteklerimizle ve tarım politikalarımızla her zaman çiftçilerimizin yanında olduk, olmaya devam edeceğiz. Her zaman çiftçimizin daha fazla üretmesi, daha fazla kazanması için ne gerekiyorsa yaptık. ‘Çiftçimiz kazanırsa ülkemiz kazanır’ dedik. Bu bağlamda tarımsal üretimi artırmak için pek çok yeni uygulamayı hayata geçiriyoruz. Kent Tarımı bunlardan biridir. Yerinde üretim-yerinde tüketim anlayışıyla tüketicilerin taze, ucuz ve en az fireyle sebze ve meyveye ulaşımını sağlamak amacıyla Kent Tarımı uygulamalarını yaygınlaştıracağız. Bu çerçevede, jeotermal kaynaklarımızın yanı sıra, rüzgâr, güneş ve biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının da kullanılacağı Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgelerini hızla hayata geçiriyoruz. Üreticilerimizin işlerini kolaylaştırmaya yönelik dijital dönüşüm çalışmalarımız çerçevesinde çiftçilerimize 1 Ekim’den itibaren ÇKS’ye e-Devlet Kapısından erişim imkânı sağladık. Çiftçilerimiz, bugün itibariyle e-Devlet üzerinden 530 binden fazla ÇKS belgesi oluşturdu. Bürokrasiyi azaltarak yaklaşık 2,2 milyon üreticimize emek, zaman ve para tasarrufu sağladık."

"1,9 milyon ton turunçgil ihracatıyla dünyada 4. sıradayız"
Türkiye’nin, coğrafi konumunun sağladığı iklim şartlarının uygunluğu ile turunçgil üretiminde önemli potansiyele sahip olduğuna vurgu yapan Bakan Kirişçi, sözlerini şöyle tamamladı; "Türkiye 2021 yılında gerçekleştirdiği 1,9 milyon ton turunçgil ihracatıyla dünyada yüzde 10’luk pay ile 4’üncü sırada yer almaktadır. Üretim, pazarlama, nakliye, depolama, ambalajlama gibi konularda yürütülen Ar-Ge çalışmaları yanında sağlanan teşviklerle bu potansiyel daha da geliştirilmektedir. Bakanlığımızın çalışmalarıyla sektörün tüm paydaşlarını temsil eden Ulusal Turunçgil Konseyi, 2007 yılında kuruluşundan bu yana sektöre hizmet etmektedir. Konseyin çalışmalarıyla turunçgil sektörümüzün daha gelişeceğine inanıyorum."
Bakan Kirişçi, konuşmaların ardından katılımcıları teşekkür plaketi verirken, Hazine ve Maliye eski Bakanı Lütfi Elvan, Vali Ali Hamza Pehlivan, Uluslararası Turunçgil Konseyi Başkan Vekili Kemal Kaçmaz ve yabancı konuklarla birlikte kongre çerçevesinde açılan stantları ziyaret etti.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarsusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.