.

Yeşilboğaz: "Kadına yönelik şiddet sadece asayiş değil toplumsal sorundur"

Genel 10.05.2019 - 07:45, Güncelleme: 14.10.2020 - 14:13 2287+ kez okundu.
 

Yeşilboğaz: "Kadına yönelik şiddet sadece asayiş değil toplumsal sorundur"

Mersin Barosu ve Türkiye Kadın Dernekleri işbirliğinde, kadın-erkek eşitliğine ilişkin uluslararası normlar ışığında, Türkiye’de kadına karşı şiddetle mücadelede, yeni ve güçlü bir araç olan İstanbul Sözleşmesi’nin Mersin’de uygulanabilmesi için yerel eylem planı oluşturup yol haritası belirlemek, zaman çizelgesi çizmek, görev dağılımı yapmak amacıyla toplantı düzenlendi.Toplantının açılışında konuşan Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, İstanbul Sözleşmesinin, kadınlara karşı şiddetle mücadelede en kapsamlı ve yeni sözleşme olduğunun bilgisini vererek, Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılan sözleşmenin, 2014 yılında yürürlüğe girdiğini ve Türkiye’nin sözleşmeyi çekincesiz imzalayıp onayladığını söyledi. Yeşilboğaz, "Kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve son olarak, kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesi, sözleşmenin dayandığı dört temel ilkeyi oluşturuyor" dedi.İçeriği ve kapsayıcılığı ile kadınlar için önemli bir kazanım olan İstanbul Sözleşmesinin Türkiye’de uygulanmadığını savunan Yeşilboğaz, "Sözleşmenin ilk imzalandığı dönemde, sözleşmeye uygun yapılan tek şey, 6284 Sayılı Şiddet Yasası’nın içeriğinin değiştirilmesi olmuştur. Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın, toplumsal, ekonomik, kültürel ve psikolojik pek çok boyutu olduğundan, bu konuya bütüncül bakılmalıdır. Sözleşmede bu vurgulanıyor ama kadınlara bakış açısı değiştirilmeden, bu sözleşmenin uygulanabilmesi mümkün değildir. Kadına yonelik siddet sadece bir asayis sorunu olarak görülmekte, toplumsal bir sorun olarak görülmemektedir. Asıl sorun işte burada başlıyor. Siddetle mucadele, siddetten korunmaya ihtiyac duyan magdurların omuzlarına yuklenmistir" ifadelerini kullandı."Şiddetle mücadele ortak sorumluluğumuzdur"Siddetle mucadelenin toplumun ortak sorumlulugu olduğuna vurgu yapan Yeşilboğaz, şöyle devam etti; "Kanun, şiddetle mücadelede topyekun bir mücadeleyi öngördüğü halde, ilgili kurumların radikal adımlar atmadığı görülmektedir. Kadına şiddetle mücadelede maalesef sınıfta kaldık. Kadına yönelik şiddete engel olmanın öncelikli olarak devletin görevi olduğunu ve devletin kadınların haklarını korumak için gerekli tedbirleri uygulamasını beklemekteyiz. Bununla beraber aile bireylerine, topluma,siyasilere, liderlere, sivil toplum örgütlerine, medyaya, iş dünyasına, kurum ve kuruluşlara siddetle mucadelede sorumlulukları olduğunu hatırlatıyoruz. Şiddetin aile içi mahrem bir mesele olmadığını, toplumsal bir sorun olduğunu ve şiddet vakasına tanık olan herkesin, bu vicdani sorumluluktan dolayı sessiz kalmaması gerektiğini hatırlatıyoruz. Toplumun her kesimini, kadınlara yonelik siddetle mücadele konusunda farkındalık olusturmak, kadınları korumak uzere sosyal yapılanma oluşturmak, siddet magdurlarına yardım etmek ve kadın hakları savunucularının calısmalarını desteklemek üzere birlikte hareket etmeye davet ediyoruz."Bir otelde düzenlenen toplantıya Yeşilboğaz’ın yanı sıra, Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Şirin Güner, merkezi üyesi Türkan Özüm Öz, Mersin Barosu Çocuk Hakları Merkezi üyesi Nida Sevinmiş, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyon Başkanı Canan Güllü, avukatlar, kurum ve sivil toplum örgütleri temsilcileri katıldı.
Mersin Barosu ve Türkiye Kadın Dernekleri işbirliğinde, kadın-erkek eşitliğine ilişkin uluslararası normlar ışığında, Türkiye’de kadına karşı şiddetle mücadelede, yeni ve güçlü bir araç olan İstanbul Sözleşmesi’nin Mersin’de uygulanabilmesi için yerel eylem planı oluşturup yol haritası belirlemek, zaman çizelgesi çizmek, görev dağılımı yapmak amacıyla toplantı düzenlendi.
Toplantının açılışında konuşan Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, İstanbul Sözleşmesinin, kadınlara karşı şiddetle mücadelede en kapsamlı ve yeni sözleşme olduğunun bilgisini vererek, Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılan sözleşmenin, 2014 yılında yürürlüğe girdiğini ve Türkiye’nin sözleşmeyi çekincesiz imzalayıp onayladığını söyledi. Yeşilboğaz, "Kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve son olarak, kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesi, sözleşmenin dayandığı dört temel ilkeyi oluşturuyor" dedi.
İçeriği ve kapsayıcılığı ile kadınlar için önemli bir kazanım olan İstanbul Sözleşmesinin Türkiye’de uygulanmadığını savunan Yeşilboğaz, "Sözleşmenin ilk imzalandığı dönemde, sözleşmeye uygun yapılan tek şey, 6284 Sayılı Şiddet Yasası’nın içeriğinin değiştirilmesi olmuştur. Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın, toplumsal, ekonomik, kültürel ve psikolojik pek çok boyutu olduğundan, bu konuya bütüncül bakılmalıdır. Sözleşmede bu vurgulanıyor ama kadınlara bakış açısı değiştirilmeden, bu sözleşmenin uygulanabilmesi mümkün değildir. Kadına yonelik siddet sadece bir asayis sorunu olarak görülmekte, toplumsal bir sorun olarak görülmemektedir. Asıl sorun işte burada başlıyor. Siddetle mucadele, siddetten korunmaya ihtiyac duyan magdurların omuzlarına yuklenmistir" ifadelerini kullandı.
"Şiddetle mücadele ortak sorumluluğumuzdur"
Siddetle mucadelenin toplumun ortak sorumlulugu olduğuna vurgu yapan Yeşilboğaz, şöyle devam etti; "Kanun, şiddetle mücadelede topyekun bir mücadeleyi öngördüğü halde, ilgili kurumların radikal adımlar atmadığı görülmektedir. Kadına şiddetle mücadelede maalesef sınıfta kaldık. Kadına yönelik şiddete engel olmanın öncelikli olarak devletin görevi olduğunu ve devletin kadınların haklarını korumak için gerekli tedbirleri uygulamasını beklemekteyiz. Bununla beraber aile bireylerine, topluma,
siyasilere, liderlere, sivil toplum örgütlerine, medyaya, iş dünyasına, kurum ve kuruluşlara siddetle mucadelede sorumlulukları olduğunu hatırlatıyoruz. Şiddetin aile içi mahrem bir mesele olmadığını, toplumsal bir sorun olduğunu ve şiddet vakasına tanık olan herkesin, bu vicdani sorumluluktan dolayı sessiz kalmaması gerektiğini hatırlatıyoruz. Toplumun her kesimini, kadınlara yonelik siddetle mücadele konusunda farkındalık olusturmak, kadınları korumak uzere sosyal yapılanma oluşturmak, siddet magdurlarına yardım etmek ve kadın hakları savunucularının calısmalarını desteklemek üzere birlikte hareket etmeye davet ediyoruz."
Bir otelde düzenlenen toplantıya Yeşilboğaz’ın yanı sıra, Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Şirin Güner, merkezi üyesi Türkan Özüm Öz, Mersin Barosu Çocuk Hakları Merkezi üyesi Nida Sevinmiş, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyon Başkanı Canan Güllü, avukatlar, kurum ve sivil toplum örgütleri temsilcileri katıldı.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tarsusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.