MTSO Başkanı Kızıltan: “2019, umut yılı olmalı”

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, tüm dünyanın sıkıntılarla boğuştuğu bir dönemde 2019’un Türkiye açısından umut yılı olması gerektiğini belirterek, “Zaman şikayet etme zamanı değil, çalışma, üretme, kendimizi eğitme, eksiklerimizi giderme ve ihracatla, markalaşmayla, yenilikçilikle ekonomimizi kendi çapımızda katkı sunma zamanıdır” dedi.
MTSO Başkanı Kızıltan, dünyayı etkisi altına alan ekonomik sıkıntıları Türkiye ve Mersin açısından değerlendiren bir açıklama yaptı. 2018 başında, küresel ekonominin gelişmiş veya gelişmekte olan ülke ayrımı olmaksızın büyüme trendlerini artırarak sürdürecekleri tahmin edilirken, yıla ABD ekonomisi başta olmak üzere finansal piyasalarda yaşanan çalkantıların damgasını vurduğunu kaydeden Kızıltan, “Trump’ın küreselleşme karşıtı korumacılık politikaları etkisini 2018’de göstermeye başladı. İhracata dayalı iki ülke olan Almanya ve Çin’in ihracatında ve siparişlerde yavaşlama dünya ticaret hacminin daraldığına işaret etti. Rakamlar bize bunu söylüyor. Petrol fiyatları da bu süreci destekledi ve genelde düşüş eğilimini sürdürdü. Küresel ölçekte sanayi üretiminde ve satış hacimlerindeki gerilemeler de küresel bir durgunluğun geldiğine ilişkin beklentileri artırdı. Gerek IMF gerekse OECD, yılbaşından bu yana küresel büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etti” ifadelerini kullandı.

“Gelişmiş ülkeler bile sıkıntılarla boğuşuyor”
Avrupa’da 2018’de çalkantılar bitmediğine işaret eden Kızıltan, İngiltere’nin Brexit süreci, İtalya’nın bütçe açığı açıklaması ve Fransa’da yaşanan “sarı yelekliler” gösterilerinin, Avrupa ekonomisi adına olumsuzlukların göstergesi olduğunu vurguladı. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin bile sıkıntılarla boğuştuğuna dikkat çeken Kızıltan, “Elbette kendi eksiklerimizi eleştirmek ve sorunlarımıza parmak basmak güzel ama bu büyük resmi de görmek gerekiyor. Kendimizden kaynaklanan eksikleri halı altına süpürmeye gerek yok ama dışımızdaki sorunları ve bize olan etkilerini de realist ve siyaset üstü bakarak görmek gerekiyor” dedi.

“Türkiye’de bankalar sıkıntılı zamanda ortada yoklar”
Türkiye ekonomisinin 2017’yi Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli kredi genişlemesi ve ekonomik durgunluğu aşacak devlet destekleriyle yüzde 7,4 gibi yüksek büyüme oranı ile tamamladığını anımsatan Kızıltan, şöyle devam etti: “2017’de büyümenin dinamiğini tüketim harcamaları ve inşaat sektörü ağırlıklı yatırımlar oluşturdu. 2018’de KGF desteklerinin etkisiyle 1. çeyrekte yüzde 7,2 büyüyen ekonomi 2. çeyrekte 5,3 büyümenin ardından ivme kaybederek 1,6 oranında büyüdü. Yılın özellikle üçüncü çeyreği durgunluğun hissedilmeye başladığı bir dönem; özel tüketim harcamaları ve yatırım harcamaları aşırı derecede daralmaya başlamış. Son çeyrekte büyüme beklentisi ise negatif. Bu çerçevede 2018 toplamda yüzde 3-3,5 arasında bir büyüme oranıyla tamamlanmış olacak. Yılın üçüncü çeyreğinde kur artışının hızlanması enflasyonu tetiklerken iç talepte ciddi bir daralmaya neden oldu. Finans sektörü 2018 ortasından itibaren, artan kur ve TCMB’nin keskin faiz artışı ile daralan iç talep çerçevesinde önlemler almaya başladı. Kur ve faiz artışı ekonomik durgunlukla birleştiğinde firmaların nakit akışlarının bozulması kaçınılmazdı. Konkordato, kredi yapılandırmaları özellikle yıl ortasından itibaren görülmeye başladı. Bankalar kredi hacmini daraltmaya başladı. Bu biraz bencilce ve tek taraflı bir karardı. Bankalar ülkeden kazandığını zor zamanda ülkesine veremedi. Bir taraftan nakit sorunu diğer taraftan yüksek faiz, iç talepteki daralma şirketler açısından sorun olarak ortaya çıktı.”

“Mersin’de felaket tablosu çizecek bir sıkıntı yaşanmadı”
Küresel ve ulusal anlamda meydana gelen ekonomik sıkıntılardan etkilenmemenin mümkün olmadığının altını çizen Kızıltan, ancak, Mersin’de ekonomik olarak çok ciddi, felaket tablosu çizecek bir sıkıntı yaşanmadığını belirtti. Mersin firmalarının, özellikle ekonominin omurgası olan Mersin KOBİ’lerinin dirençli çıktığını dile getiren Kızıltan, şunları kaydetti: “Ancak, bankalar bu süreçte firmalarımızı yalnız bıraktı, beklenen yeterli desteği vermedi. Dış ticarete dönük çalışan firmalarımız ise döviz kazandırmaya devam etti. Mersin sıkıntılara rağmen üretmeye ve ihracat odaklı çalışmaya devam etti. Bu sayede şehre soluk aldırdı. Firmalarımızın bu çabaları desteksiz bırakılmadı. Hükümetimizin aldığı tedbirler özel sektörün fedakar çalışmalarıyla birleşince 2018 yılını Mersin umut verici tamamladı. İyi günlere doğru adım atıldı. 2019’un toparlanma ve büyüme sürecinin tekrar yakalanacağı bir yıl olacağını umut ediyoruz. Bu arada son zamanlarda kentimizin büyük kamu yatırımları ile ilgili haklı bazı serzenişleri anında olumlu anlamda tepki aldı. Yetkin isimlerin sözleri bizleri rahatlattı. Mersin’e yapılacak yatırımlarda da herhangi bir iptal ya da kesinti söz konusu olmayacak. 2019’da yatırımların daha hızlı ilerlemesini bekliyoruz. Kent ekonomisi bu yatırımlarla ivme kazanacak. Her zaman söylediğimiz gibi, Mersin kendisine verileni misliyle ülkesine kazandıran bir kenttir.”

“Enflasyonla mücadeleye desteğimiz devam edecek”
Enflasyonla Mücadele Programının, döviz kurlarındaki yükselişle hızlanan enflasyonun kontrol altına alınmasına çok önemli bir katkı sağladığını da ifade eden Kızıltan, Mersin iş dünyası olarak devletle birlikte topyekun bir duruş sergilemeye devam ettiklerinin altını çizdi. Enflasyonla mücadelenin 2019’da da aynı şekilde devam etmesini arzu ettiklerini vurgulayan Kızıltan, sözlerini şöyle tamamladı: “Enflasyonla mücadele işsizlikle, yüksek faizle ve artan girdi maliyetleriyle de mücadele demektir. Bunu tek başına ne kamu ne de özel sektör yapabilir. Bunun iş birliği gerektiren önemli bir konu olduğunu iyi biliyor ve sorumlulukla harekete ediyoruz. TOBB ve Odalar-Borsalar, milli bir dayanışma içinde 2019’da da Hazine ve Maliye Bakanlığımızın Enflasyonla Mücadele Programına desteklerini sürdürecektir. Türkiye ekonomisi zorlu bir süreci geride bırakarak dengelenme ve istikrar yolunda önemli bir mesafe almıştır. İnanıyoruz ki, kamu ve özel sektör istişaresi ve koordinasyonuyla yeniden tempolu büyüme sürecine girecektir. Ülkemizin yapısal reformlara ihtiyacı vardır, firmaların ve sektörlerin desteklere de ihtiyacı vardır ama en çok ihtiyacımız olan şey moraldir, umuttur. 2019 hem iş dünyası hem de milletimiz için umut yılı olmalıdır. Zaman şikayet etme zamanı değil, çalışma, üretme, kendimizi eğitme, eksiklerimizi giderme ve ihracatla, markalaşmayla, yenilikçilikle ekonomimizi kendi çapımızda katkı sunma zamanıdır.”